Türkiye Sigorta Birliği’nin Düzenlediği 2. Uluslararası Sigorta Zirvesi’nde Deprem ve Dayanıklı Şehirler Ana Temalara Odaklandı
Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) bu yıl ikincisini düzenlediği “Uluslararası Sigorta Zirvesi”, ikinci gününde özellikle deprem ve şehirlerin dayanıklılığı konularını ön plana çıkardı. Türkiye’de yaşanan Kahramanmaraş depreminin sektöre etkileri ve bu afetlere karşı alınabilecek önlemler detaylı şekilde ele alındı. Ayrıca, Prof. Dr. Naci Görür, olası İstanbul depremi ve şehirlerin direnç kazanması için yapılması gerekenler hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Uzmanlar ve Sektör Temsilcilerinden Deprem ve Risk Yönetimi Üzerine Derinlemesine Değerlendirmeler
Zirvede konuşan Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul’un olası deprem büyüklüğünün 7,2 ile 7,6 arasında olacağını öngördü. Ayrıca, Asya yakasının tsunami riski taşıdığını ve Boğaz’da 1-4 metre arasında oluşabilecek tsunami dalgalarının büyük yıkıma neden olabileceğine dikkat çekti. 1999-2014 yılları arasında Türkiye’nin Japonya, İtalya, Fransa ve ABD gibi ülkelerle ortak yürüttüğü sismik araştırmalara değinen Görür, “1200 metreye dalarak fay hatlarını gözlemledik. Bu araştırmalar, fayların detaylı haritalanması açısından çok önemli. Sözde uzmanlar ise bu konularda çok fazla konuşuyorlar, ama biz sahada çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Görür, “İstanbul’un deprem tehlikesi, Türkiye’nin varoluşsal güvenliği açısından kritik bir konu. Bu nedenle, önlemler alınmazsa, İstanbul’un ve Türkiye’nin varlığı ciddi anlamda tehlikeye girebilir” diyerek, şehirlerin direnç kazanması için kapsamlı stratejiler gerektiğine vurgu yaptı. Kendisi, Türkiye’nin 15 yıl içerisinde tüm ülkeyi deprem açısından hazırlıklı hale getirebileceğini belirterek, yasa ve politika değişiklikleriyle şehirlerin zemin ve risk durumuna uygun planlanması gerektiğini sözlerine ekledi. Ayrıca, Merkez Bankası ve hükümetin kefil olacağı, bankaların vatandaşlara düşük faizli ve uzun vadeli yapı kredileri sağlayacağı bir “Yapı Fonu” oluşturulması önerisinde bulundu. Bu fon ile altyapı ve yapı stokunun yenilenmesi, halkın bilinçlendirilmesi ve afetlere karşı hazır hale getirilmesi amaçlanıyor.
Deprem Sonrası Ekonomik ve Sosyal Etkiler ile Sigorta Sektörünün Rolü
Prof. Görür, İstanbul’un ekonomik açıdan da büyük bir kayba uğrayabileceğine dikkat çekerek, “İstanbul’un uğrayacağı yıkım, sadece yapısal değil, aynı zamanda ekonomik bir kriz de doğurabilir. Bu durumda Türkiye’nin dış borçlanma kapasitesi ve ekonomik sürdürülebilirliği ciddi anlamda etkilenebilir” şeklinde uyardı. “18 milyon İstanbullu’nun can güvenliği ve yaşam kalitesi söz konusu olduğunda, alınması gereken önlemler acil ve kararlı olmalıdır” dedi.
Sigorta Sektöründe Dayanıklı Şehirler İçin Alınan Önlemler ve Sigortacıların Rolü
TSB Başkan Yardımcısı Taylan Türkölmez moderatörlüğünde gerçekleşen “Depreme Dayanıklı Şehirler İnşa Etmede Sigortacıların Rolü” başlıklı panelde, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Genel Müdür Yardımcısı Sezayi Köse, İTÜ’den Prof. Dr. Ufuk Yazgan ve Allianz Teknik ve Risk Mühendisliği Direktörü Dr. Ceyhun Eren katıldılar. Köse, İstanbul’un altyapısının genel anlamda iyi durumda olduğunu, ancak binalarda yapılması gereken önemli iyileştirmeler olduğunu vurguladı. Yapı denetimi ve sigorta sistemleriyle entegrasyon konularında yeni fikirlerin ve istişarelerin açık olduğunu belirtti. Ayrıca, “Halkın bilinçlendirilmesi ve can güvenliğinin sağlanması için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor” diyerek, 18 milyon İstanbul insanının güvenliği için farkındalık çalışmalarının önemine değindi.
Prof. Dr. Ufuk Yazgan, 6 Şubat depremlerinin ortaya çıkardığı sorunlara değinerek, “Mobilyalar, asma katlar gibi yapısal olmayan unsurlar, depremin etkisini arttırabilir. Bu nedenle yapıların ve iç donanımların da risk altında olduğunu unutmamalıyız” şeklinde uyarılarda bulundu. Ayrıca, sigorta sektörünün kullanabileceği çeşitli araçları sıraladı: “Afet Sigortası, Mesleki Sorumluluk Sigortası, Bina Tamamlama Sigortası, Bina Güçlendirme Odaklı Risk Transfer Ürünleri, Doğal Afet Bonoları, Parametrik Risk Transfer Ürünleri ve İleri Teknoloji Toplama Sistemleri”.
Dr. Ceyhun Eren ise, deprem hasarlarının disiplinler arası bir yaklaşımla incelenmesi gerektiğine işaret etti. “Depremin etkileri sadece yapı bazında değil, ikinci ve üçüncü etkileriyle birlikte ele alınmalı. Can güvenliği, ekonomik kayıplar ve altyapı zararları gibi tüm unsurlar dikkate alınmalı” diyerek, sigorta sektörünün bu konuda aktif rol alması gerektiğini vurguladı.
Sigorta Şirketleri ve Sektör Temsilcilerinin Afetlere Müdahale ve Risk Yönetimi Perspektifi
Hakan Güldağ moderatörlüğündeki “Kahramanmaraş Depreminin Türk Sigorta Sektörüne Etkileri ve Alınan Dersler” paneline, AXA Türkiye CEO’su Yavuz Ölken, Garanti BBVA Emeklilik Genel Müdürü Burak Ali Göçer, Anadolu Sigorta CEO’su Mehmet Tuğtan ve Wiyo Genel Müdürü Uğur Çağlar katıldılar. Ölken, Kahramanmaraş depreminin sektörün büyüklüğü ve kriz yönetimi açısından çok önemli bir dönüm noktası olduğunu belirterek, “Sigortacılığın güvenilirliği ve saygınlığı ile itibarını korumak için büyük çaba sarf ediyoruz. ‘Yaşatmak için yaşamak zorundayız’ mottosu, sektörümüzün temel ilkesi olmalı” dedi. Göçer ise, “Hayat sigortası penetrasyonu genellikle afet sonrası yükselir, ancak uzun vadede düşüş gösterir. Bu yüzden toplumdaki farkındalığı artırmak ve dijital iletişim kanallarını etkin kullanmak çok önemli” diye ekledi.
Mehmet Tuğtan, Marmara depremi sonrası alınan önlemler ve yeni stratejiler hakkında bilgi verdi. “Deprem sonrası 30 milyar dolarlık bir hasar öngörülüyor. Bu nedenle, hizmetlerin hızlı ve koordineli bir şekilde sunulması için altyapı ve uzman personelimizin şehir dışına, özellikle Ankara’ya kaydırılması planlandı”. Uğur Çağlar ise, “Depremin ardından sektör hızlı bir şekilde reaksiyon gösterdi. Bu refleksi sürdürülebilir kılmak ve afet sonrası ihtiyaçlara uygun mikro ürünler geliştirmek önemli” diyerek, afet sonrası dönemde sürdürülebilir çözümler ve destek mekanizmaları geliştirilmesine vurgu yaptı.
Sonuç ve Genel Değerlendirme
Türkiye Sigorta Birliği’nin bu kapsamlı zirvesinde, deprem ve afetlere karşı alınacak önlemler, sigorta sektörünün rolü ve şehirlerin direnç kazanması adına önemli adımlar tartışıldı. Uzmanlar ve sektör temsilcileri, birlikte çalışarak, daha güvenli ve sürdürülebilir şehirler inşa etme yolunda kararlı olduklarını gösterdi. Bu toplantı, Türkiye’nin afetlere karşı hazırlıklı olma ve riskleri yönetme konusunda atacağı adımlar için önemli bir kilometre taşı olmayı sürdürüyor.