Giriş
Türkiye’nin bağımsızlık yolculuğu, sadece siyasi zaferlerle değil, aynı zamanda ekonomik bağımsızlıkla da taçlandırılmıştır. Bu anlamda, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde, ülkemizin ilk milli bankası olarak 1924 yılında kurulan Türkiye İş Bankası, ülkenin ekonomik gelişiminde temel taşlardan biri olmuştur. Bu önemli kuruluş, Cumhuriyetimizin 100. yıldönümü kapsamında “Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış” temalı konferansla anılmaya devam ediyor. Etkinlik, İş Kuleleri’nde düzenlenerek, ülkenin ekonomik ve kültürel mirasına ışık tutuyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Konuşması
Bakan Ersoy, konuşmasında Cumhuriyetimizin kuruluş yılını ve öncesini sembolik bir tarih olarak vurguladı. “Öncesinde vatan savunmasının destansı olaylarıyla örülen bu tarih, sonrası için de büyük gelişmeler ve dönüşümlerle şekillenmiştir. Lozan Barış Antlaşması ve İzmir İktisat Kongresi, bu dönüşümün en belirgin adımlarından olmuştur. Lozan ile siyasi bağımsızlık kazanılırken, iktisadi bağımsızlık için de önemli adımlar atılmıştır. Bu bağlamda, 26 Ağustos 1924’te Atatürk’ün direktifleriyle kurulan Türkiye İş Bankası, Cumhuriyetin ilk milli bankası olarak tarihi önemiyle öne çıkmaktadır.”
Bakan Ersoy, ekonominin sadece rakamlar ve para alışverişinden ibaret olmadığını, aynı zamanda sosyo-kültürel ve insani boyutlarıyla da toplum yaşamının merkezinde yer aldığını belirtti. “Bugün burada, Atatürk’ün vizyonunu ve ekonomik bağımsızlık hedefine odaklanmış bir şekilde bulunuyoruz. Yüz yıl önceki beklentilerin aksine, ülkelerimiz istikrarlı ve başarılı bir şekilde ilerlemektedir. Bu başarıda, azim ve kararlılıkla çalışan milletimizin payı büyüktür” dedi.
Adnan Bali’nin İş Bankası ve Atatürk’ün Vizyonu Üzerine Değerlendirmeleri
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali, Cumhuriyet’in genç kardeşi olan İş Bankası’nın kurucusunun, iktisadi öngörüler ve ileri görüşlülük açısından örnek teşkil ettiğini belirtti. “Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresi’nde dile getirdiği, ‘Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça kalıcı olamazlar’ sözleri, yeni Cumhuriyet’in temel ekonomik şiarını yansıtmaktadır. İş Bankası’nın kuruluşu, sadece bir bankacılık kuruluşu değil, aynı zamanda milli kalkınmanın ve bağımsız ekonominin simgesi olmuştur” dedi.
Bali, Atatürk’ün iktisadi vizyonunun yalnızca milli menfaatleri değil, aynı zamanda evrensel bir kalkınma ve refah anlayışını da kapsadığını vurguladı. “1932’de yaptığı konuşmada, ‘Milletler arasında mübadele ve ekonomik işbirliğinin artırılması’, onun uluslararası barış ve refah vizyonunun bir yansımasıdır. Atatürk, ekonomik bağımsızlığın, bütün milletlerin ortak kazanımı olduğunu savunmuş ve bu doğrultuda hareket etmiştir” şeklinde sözlerini sürdürdü.
Atatürk’ün Ekonomi Anlayışındaki İnsan ve Toplum Vurgusu
Adnan Bali, Atatürk’ün ekonomi politikasını insan odaklı ve toplumun ihtiyaçlarına göre şekillendirdiğine dikkat çekti. “İktisadi hayat, insani ve günlük yaşamın içindedir. İzmir İktisat Kongresi’nde ekonomiyi ‘Her şey demek’ diyerek tanımlaması, onun toplumun bütün dinamiklerini göz önünde bulundurduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı. Ayrıca, Celal Bayar’ın aktardığı bir anekdotla, Atatürk’ün toplumun moral ve motivasyonunu yüksek tutmak adına yaptığı bilinçli tercihleri vurguladı.
Celal Bayar’ın anlatımıyla, Atatürk’ün Eskişehir’de kurulan şeker fabrikasıyla ilgili kararını, halkın moral ve motivasyonunu yükseltmek amacıyla aldığına işaret ederek, “Halkın gözünde güven ve gurur oluşturmak için, fabrikanın şehir merkezine yakın ve görünür bir yerde kurulmasını istedi. Bu, sadece ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik bir stratejiydi” dedi.
Türkiye İş Bankası’nın Sosyal ve Ekonomik Katkıları
Kurulduğu günden itibaren, Türkiye İş Bankası yalnızca bankacılık faaliyetleriyle sınırlı kalmayıp, ülkenin sanayi, tarım, ziraat ve altyapı alanlarında da önemli yatırımlar gerçekleştirmiştir. İş Bankası’nın iştirakleri ve projeleri, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına büyük katkılar sağlamış ve günümüzde de ayakta durmaya devam etmektedir. Bu başarılar, kurucularının teknik ve metodik anlayışını benimseyen, memleket sevdasıyla hareket eden bir ekibin eseridir.
Fabio Grassi’den Atatürk ve Kemalizm Değerlendirmeleri
İtalyan akademisyen Fabio L. Grassi, Atatürk’ün çağını aşan bir vizyona sahip olduğunu ve kendi zamanının çok ötesinde bir iyimserlikle hareket ettiğini belirtti. “Atatürk, Batı medeniyetinin hem başarılarını hem de hatalarını dikkate alarak, farklı kültürlerin bir arada yaşayabileceğine inandı. Batı’nın üstünlüğü ve dünya yönetimi hakkındaki görüşlerine karşı çıktı ve kendi ülkesinin özelliklerini koruyarak, evrensel bir vizyon geliştirdi” dedi.
Grassi, günümüzde küresel kültürün homojenleştiğini ve sosyal medya aracılığıyla tek bir kültürün yaygınlaştırıldığını vurguladı. “Kemalizm’in temel değerlerini korumak ve yüceltmek, hem ulusal hem de evrensel barış ve kalkınma için önemlidir. Atatürk, bireysel özgürlük ile toplum sorumluluğu arasında denge kurmayı başarmış, özgürlüklerin anlamını ve sınırlarını belirlemiştir” şeklinde sözlerini tamamladı.
Thomas J. Sargent’dan Ekonomik Uzun Vadeli Stratejiler
ABD’nin Nobel ödüllü iktisatçısı Thomas J. Sargent, küresel ticaret politikalarının ve devlet müdahalelerinin önemine dikkat çekti. “Uzun vadeli bir başarı için, maraton gibi plan yapmak gerekir. Kısa vadeli adımlar, uzun vadeli hedeflere ulaşmayı zorlaştırabilir. Rekabet ve verimlilik, piyasalarda dengeyi sağlar. Tekellerin ve korumacılığın önüne geçmek, tüketici haklarını korumak, sürdürülebilir kalkınma için temel unsurlardır” dedi.
Sargent, yaratıcı yıkım ve inovasyonun ekonomik gelişmenin motoru olduğunu vurguladı. “Yeni teknolojilerle yapılan denemeler ve başarısızlıklar, uzun vadeli büyüme ve ilerlemenin anahtarıdır. Yıkım ve yeniden inşa süreçleri, canlı ve dinamik bir ekonominin temel taşlarıdır” diyerek sözlerini tamamladı.