1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Kemoterapi Hakkında Merak Edilenler ve Güncel Bilgiler

Kemoterapi Hakkında Merak Edilenler ve Güncel Bilgiler

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kanser Tedavisinde Kemoterapinin Güncel Durumu ve Yeni Gelişmeler

Kanser tedavisinde teknolojik ve tıbbi alanlardaki ilerlemeler her geçen gün yeni umut kapıları aralıyor. Bu gelişmeler sayesinde, hastaların yaşam kalitesi artarken, tedavi seçenekleri de daha etkili hale geliyor. Ancak, kemoterapi gibi geleneksel tedavi yöntemleri de halen önemli bir yer tutuyor. Birçok hasta ve yakınları, kemoterapi ile ilgili çeşitli önyargılara ve korkulara sahip olabiliyor. Liv Hospital Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Duygu Derin, kemoterapi ile ilgili en çok merak edilen 5 temel soruyu detaylarıyla yanıtladı ve güncel bilgiler ışığında önemli bilgiler sundu.

1. Kemoterapinin Etkileri Ne Zaman Geçer ve Vücudumuza Ne Kadar Süreyle Etki Eder?

Kemoterapi ilaçlarının vücuttan atılması süresi kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte, genellikle ilaçların atılımı için ortalama 6 ay ile 1 yıl arasında zaman gerekebilir. Kullanılan ilaçların büyük bir bölümü karaciğer ve böbrekler aracılığıyla vücuttan atılır. Ayrıca, kemoterapi sırasında damar yoluyla bol sıvı verilerek, böbreklerin ve diğer organların korunması sağlanır. Tedavi sonrası, genellikle 3 hafta içinde kan değerleri normal seviyelere ulaşır ve bağışıklık sistemi büyük ölçüde toparlanır. Bu dönemde hastalar, günlük yaşamlarına büyük ölçüde dönebilirler. Ancak, özellikle yorgunluk, halsizlik ve genel güç kaybı birkaç ay boyunca devam edebilir. Kişiye özel en uygun iyileşme sürecinde, hastanın dinlenmesi, stres yönetimi ve doktor kontrolünde hareket etmesi büyük önem taşımaktadır. Kadın hastalar, gebelik planları varsa, kemoterapinin tamamlanmasından sonra, yaklaşık 6 ay ile 1 yıl arasında gebelik gerçekleştirmeleri daha uygun olur. Meme kanseri tedavisinde ise, hastanın takip süresi genellikle 3 ila 5 yıl arasında olup, bu süre boyunca hamilelikten kaçınılması önerilir.

2. Kemoterapi Sırasında Beslenmeye Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar Nelerdir?

Kemoterapi sırasında, hastaların bağışıklık sistemlerini desteklemek ve iyileşme süreçlerini hızlandırmak amacıyla, protein ve vitamin içeriği yüksek, kolay sindirilebilir gıdalar tercih edilmelidir. Kemoterapinin yan etkileri nedeniyle, hastalar bazı yiyecekleri severek tüketiyor olsa da, bulantı ve tiksinti gibi şikayetler oluşabilir. Bu durumda, hastanın sevdiği ve kolay tüketebildiği besinleri tercih etmesi önemlidir. Ayrıca, greyfurt ve greyfurt suyu, kemoterapi ilaçlarının karaciğerde metabolize edilmesini etkilediği için bu meyveler tüketilmemelidir. Portakal, limon ve diğer turunçgiller ise güvenle tüketilebilir. Nar suyu, kemoterapi ilaçlarının etkisiyle etkileşime girebildiği için önerilmez. Bağırsak hareketlerini düzenlemek ve kabızlığı önlemek adına bol su tüketimi, diyet ve hareket de büyük önem taşır. Ayrıca, kemoterapi sırasında ortaya çıkabilen mide bulantısı ve iştah kaybını engellemek için, sık ve küçük öğünler tercih edilmelidir. Öğünlerde nane, limon ve kahve aromalı şekerler veya cikletler, kötü tat hissini hafifletir ve hastanın daha iyi hissetmesine yardımcı olur. Bol su içmek, ağız hijyenine dikkat etmek ve ağızda oluşabilecek yaraları önlemek amacıyla karbonatlı suyla gargara yapmak da önemlidir.

3. Kemoterapi Sırasında ve Sonrasında Görülen Yan Etkiler ve Bunlara Karşı Alınabilecek Önlemler

Günümüzde, kemoterapinin yan etkilerini en aza indiren güçlü ilaçlar geliştirilmiş ve kullanıma sunulmuştur. En sık görülen yan etkiler arasında bulantı ve kusma yer alır ve bu sorunlar, uygun ilaç tedavileri ile büyük ölçüde azaltılabilir. Ayrıca, kemoterapi sırasında veya sonrasında kabızlık veya ishal gibi bağırsak sorunları da görülebilir; bu duruma göre diyet düzenlemesi veya ilaç kullanımı gerekebilir. İştahta azalma, tat duyusunda değişiklik ve genel halsizlik de yaygın yan etkilerdir. Bu durumda, sık ve küçük porsiyonlar halinde beslenmek, atıştırmalıklar eklemek ve sevilen aromaları kullanmak faydalı olur. Ayrıca, nane, limon ve kahve aromalı şekerler, tat alma duyusunu güçlendirerek hastanın kendini daha iyi hissetmesini sağlar. Kemoterapi sonrası ilk hafta özellikle halsizlik ve yorgunluk hissedilebilir; bu dönemde dinlenmek, açık havada kısa yürüyüşler yapmak ve hafif egzersizler moral ve enerji seviyesini artırır. Ağızda yara ve pamukçuk oluşumu, ağız hijyenine dikkat edilerek ve karbonatlı suyla gargara yapılarak engellenebilir. Kemoterapi sonrası yaklaşık 7-14 gün arasında bağışıklık sistemi en fazla baskılanır; bu süreçte ateş yüksekliği ciddi bir sorun olup, 38°C üzeri ateş durumunda derhal sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Ayrıca, saç dökülmesi, kemoterapinin geçici yan etkilerindendir ve tedavi tamamlandığında saçlar tekrar çıkacaktır. Bu dönemde peruk veya bandana kullanımı tercih edilebilir.

4. Cinsel Hayat ve Kemoterapi Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kemoterapi sırasında ve sonrasında, yorgunluk, halsizlik ve ruh hâli değişiklikleri nedeniyle cinsel yaşam olumsuz etkilenebilir; ancak, bu etkiler genellikle geçicidir. Genel olarak, kemoterapi sırasında cinsel ilişki yasak değildir. Ancak, hastanın tedavi sürecinde tuttuğu bölge (örneğin rahim veya vajen kanseri) nedeniyle, veya lökosit düşüklüğü ve enfeksiyon riski nedeniyle, doktorlar cinsel ilişkide geçici kısıtlamalar getirebilir. En önemli nokta, kemoterapinin cinsel yolla bulaşmadığı ve karşı tarafa zarar vermediğidir. Bu nedenle, cinsel yaşam, doktor onayı ve uygun koşullar altında devam edebilir. Ayrıca, sevgi ve şefkatle yaşanan cinsel ilişkiler, hastanın moral ve psikolojisine olumlu katkılar sağlar, onu güçlendirir ve iyileşme sürecine destek olur. Bu süreçte, cinsel yaşamın güvenli ve sağlıklı olması için doktor önerilerine uyulmalı, enfeksiyon riskine karşı dikkatli olunmalıdır.

5. Tedavi Sürecinde Doktor-Hasta İletişimi ve Psikolojik Destek

Kemoterapi, birçok yan etki ve psikolojik zorluk içeren karmaşık bir tedavi sürecidir. Bu nedenle, hastanın tedavi sırasında ve sonrasında, doktoruyla iyi iletişim kurması büyük önem taşır. Hastanın yaşadığı yan etkiler, endişeler ve sorularını açıkça paylaşması, tedavi planının daha sağlıklı ilerlemesini sağlar. Samimi ve sıcak bir iletişim ortamı, hastanın kendini güvende hissetmesine ve psikolojik açıdan desteklenmesine yardımcı olur. Ayrıca, hastanın ihtiyaç duyduğu psikolojik destek ve rehberlik, yakın takiple ve düzenli iletişimle sağlanabilir. Doktor ve sağlık ekibiyle iletişim kurma yolları; telefon, mesaj veya yüz yüze görüşme şeklinde olabilir. Bu sayede, hastalar kendilerini yalnız hissetmeden, tedavi sürecine aktif katılım sağlayabilir ve moral motivasyonlarını yüksek tutabilirler. Güçlü ve güvene dayalı bir doktor-hasta ilişkisi, hastanın tedaviye uyumunu artırır ve iyileşme sürecini kolaylaştırır.

Kemoterapi Hakkında Merak Edilenler ve Güncel Bilgiler
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Şehir Burada ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!