İstanbul’da Çok Modlu Ulaştırma ve Lojistik Forumu Düzenlendi
İstanbul, 13-14 Eylül tarihleri arasında, Türk Devletleri Teşkilatı’nın önemli bir organizasyonuna ev sahipliği yaptı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın öncülüğünde gerçekleştirilen bu etkinlikte, Türk Devletleri Teşkilatı tarafından organize edilen “Çok Modlu Ulaştırma ve Lojistik Forumu” gerçekleştirildi. Bu uluslararası platformda, teşkilatın üyesi ülkelerin önde gelen demiryolu, denizyolu ve karayolu şirketlerinin üst düzey temsilcilerinin yanı sıra, bölgesel uzmanlar ve temsilciler bir araya geldi.
Teması “Çok modlu (intermodal) taşıma ve lojistik” olan forumda, özellikle demiryolu bağlantıları, bölgesel ulaşım koridorları ve altyapı entegrasyonu konuları detaylı şekilde ele alındı. Ayrıca, bölgesel bağlanabilirliği artırmak, hukuki düzenlemeleri uyumlaştırmak ve yeşil teknolojilerin kullanımı gibi önemli başlıklar da tartışıldı. Katılımcılar, Orta ve Güney koridorları üzerinden gerçekleştirilecek çok modlu ulaştırma rotalarının geliştirilmesine odaklanarak, işbirliğinin güçlendirilmesi ve tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliği konusunda fikir alışverişinde bulundu.
Toplantının açılışında konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, yeni bağlantı fırsatlarına dikkat çekerek, “Zengezur bağlantısı üzerinden ortaya çıkan yeni imkanlar, Kafkasya’daki normalleşme ve gelişmeler için hayati öneme sahiptir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Uluslararası Lojistik Potansiyeli ve Stratejik Konumu
Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de, geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen G20 Zirvesi’nde, ABD, Hindistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa Birliği, IMEC (India – Middle East – Europe Economic Corridor) isimli yeni lojistik koridorunu kurduklarını resmi olarak duyurdular. Ancak, bu önerilen rotanın Türkiye’yi dışlayan ve ekonomik açıdan zorluklar içeren bir yapı olduğu görülmektedir.
Forumda konuşmacı olarak yer alan Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, bu duruma ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin, Çin’den Ortadoğu ve Avrupa’ya, güneyde Afrika’ya uzanan lojistik güzergahın merkezinde yer aldığını vurgulayan Arslan, “Türkiye’nin dışlanması, siyasi kararların ekonomik gerçekliklerle bağdaşmadığını gösteriyor. Bu rotanın yönetimi, intermodal taşıma açısından oldukça zor ve maliyetleri yüksektir. Türkiye, yüzyıllardır Doğu-Batı ve Ortadoğu’yu birleştiren, Kuzeyde Rusya’yı sıcak denizlere ulaştıran ve Afrika’ya uzanan doğal bir lojistik HUB’ıdır.” şeklinde belirtti.
Türkiye’nin Ekonomik ve Stratejik Gücü
Arslan, Türkiye’nin 10 trilyon dolarlık bir lojistik ve üretim merkezi olma potansiyeline sahip olduğunu ifade ederek, “Tüm alternatif lojistik akslarının ve enerji koridorlarının merkezinde konumlanan Türkiye, bu büyük potansiyeliyle uçtan uca bir üretim ve lojistik HUB’ına dönüşebilir.” dedi. Ayrıca, IMEC gibi zorlama ve dışlayan koridorların, Türkiye’nin gerçek lojistik gücünü ve verimliliğini engelleyeceğine dikkat çekti ve ekledi: “Bu güzergahları tercih edenler, gerçek fizibilite ve simülasyon sonuçlarını yaşayarak göreceklerdir.”
Türkiye, Avrupa’nın Doğuya Açılan Kapısıdır
Arslan, pandemi sürecinde ortaya çıkan tedarik zinciri sorunlarına değinerek, “Küresel tedarik zincirlerinin kırılması, inshore üretim alternatiflerinin önem kazanmasına neden oldu. Avrupa, sürdürülebilir ve yeşil lojistiğe geçerken, Hindistan gibi ülkeler bu düzenlemelerden uzak kalıyor. Hindistan’ın düşük maliyetli işgücü ve sürdürülebilirlik konusundaki yetersizlikleri, bu ülkeyi öncelikli üretim ve lojistik üssü olmaktan uzaklaştırıyor.” sözleriyle devam etti.
Arslan, Türkiye’nin coğrafi konumunun önemine vurgu yaparak, “Türkiye, yaklaşık 2200 yıllık tarihi İpek Yolu’nun devamı niteliğinde, Doğu-Batı arasındaki köprüdür. Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan coğrafyasıyla, Avrupa’nın doğuya açılan kapısıdır. Bu stratejik konum, Türkiye’nin küresel lojistik ve üretim merkezi olmasını sağlayacaktır.” diyerek, Türkiye’nin, Avrupa’nın güvenli, ekonomik ve stratejik bir üretim ve lojistik noktası olduğunu belirtti.